Haksız Gözaltı ve Tutuklama Tazminatı
- Kural Hukuk Ekip
- 6 Ağu 2019
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 Ağu 2019

Son günlerde “sonradan beraat ettiği halde uzun süre tutuklu kalanların durumu” sıkça ülke gündemine de gelmektedir. Esasen sadece uzun süre tutuklu kalanların değil, kısa süreli gözaltı ve tutukluluk durumunda, makul sürede hakim karşısına çıkarılmama durumunda veya hakkında (Takipsizlik olarak da isimlendirilen) kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilenlerde devletten tazminat isteyebilirler.
Mevzuatımıza ilk girişi 1960 yıllara dayanan ve güncel olarak 5271 Sayılı CMK’nın 141-142 maddelerine dayanan bu düzenleme ile devlet gücünün bireyler aleyhine keyfi kullanılmasının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
CMK’nın 141. Maddesine göre; Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,Kanuni gözaltı süresi içinde hakim önüne çıkarılmayan,Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen ve benzeri muamelelere maruz kalanlar, maddi ve manevi zararlarını Devletten tazmin edebilirler.
Haksız olarak yakalanan ve tutuklanan kişiler karar veya hükümlerin kesinleştiğinin kendilerine tebliğinden itibaren üç ay içinde ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde ve oturdukları yer ağır ceza mahkemelerinde (istisnaları mevcuttur) tazminat isteminde bulunabilirler.
Mahkemece yapılacak olan duruşmada; davacı; Tutuklu kaldığı sürede çalışamamaktan ve işyerinin kapalı kalmasından dolayı kazanç kayıplarını,Uzun süreli tutuklanma nedeniyle işten çıkarılmışsa, işverenden alamadığı ücreti, ikramiye ve sosyal yardımları ile yoksun kaldığı kıdem tazminatınıHaksız tutuklanan kişinin herhangi bir işi ve kazancı olmasa bile, tutuklu kaldığı süreye göre asgari ücretten hesaplanacak tazminatını Ceza mahkemesinde avukatla temsil edilmişse, avukata ödediği vekalet ücretini,Tutuklu kaldığı sürede cezaevinde yaptığı masrafları;Ve maddi anlamda “her türlü zararlarını” maddi zarar olarak; kendisinin veya yakınlarının bu olay nedeniyle duyduğu acı, elem ve üzüntüyü karşılayacak bir miktar parayı da manevi zarar olarak talep edebilir.
Bu gibi haksız bir uygulamaya maruz kalan kişiler bazen “ben zaten işsizim bir gelirim yok, maddi zararımda olmamıştır” şeklinde düşünmektedir ama kanuni düzenleme öyle değil. Herhangi bir işte çalışmayan şahısların maddi tazminat hesabında asgari ücret esas alınmaktadır. Yani kişinin herhangi bir geliri yoksa bile asgari ücretten gelir elde ettiği kabul edilmekte ve maddi tazminat hesabı ona göre yapılmaktadır.
Manevi tazminat hesabında ise; davacının sosyal ve ekonomik durumu, hal ve mevkiin icabı, tutuklu kaldığı süre gözetilmekte ve zenginleşme sonucu doğurmayacak şekilde hak ve mesafet kurallarına uygun makul bir miktar tespit edilmektedir.
Her iki tazminat kaleminden de faiz istenebilmektedir.
Hukuka duyulan güvenin hızla azaldığı, yargının siyasallaştığı iddialarının sıklıkla dile getirildiği günümüzde bireylerin bu ve benzer düzenlemelerden yararlanarak haklarını aramaları arz ettiği önemin yanında bireysel anlamda hukukun üstünlüğüne yapılacak bir katkı olarak bile değerlendirilebilir.
Comentarios