“Ömür Boyu Nafaka” ve “Tazyik Hapsi” Kalkıyor mu?
- Kural Hukuk Ekip
- 6 Ağu 2019
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 Ağu 2019

Nafaka, eşlerin boşanmaları durumunda dava sürerken ya da davanın sona ermesinden sonra ekonomik olarak sıkıntıya düşecek olan tarafa bağlanan ve periyodik olarak ödenen para olarak özetlenebilir. Genel kabul gören sınıflandırmaya göre; tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası olarak üçe ayrılır.
Tedbir nafakasında; boşanma davası açıldığında dava süresince maddi anlamda zor duruma düşmesi muhtemel taraf ödenen nafakadır ve sadece boşanma davası süresince geçerlidir. İştirak ve yoksulluk nafakaları ise davadan sonra gündeme gelen nafakalardır. İştirak nafakası müşterek çocuğun bakım ve giderlerine müşterek çocuktan ayrı kalan ebeveynin katılımı olarak özetlenmektedir. Yoksulluk nafakası ise, boşanmadan sonra maddi olarak zor duruma düşecek eşin bu mağduriyetinin giderilmesi adına diğer eşin düzenli olarak ödediği nafakadır. Her üç nafakaların talep edilebilmesi için gereken şartların sağlanması gerekmektedir.
Bu düzenlemeler doğal olarak genel düzenlemelerdir. Ancak bazen eşler çok kısa süreli evli kalmakta hatta bazen resmi nikah yapılmasına rağmen taraflar bir araya dahi gelmemektedir. Kanunda nafakanın süresi ile ilgili bir tarih belirlenmediğinden hayatın içinde bazen bir günlük, bir aylık evliliklerde bile yıllarca nafaka ödenmesi durumu ortaya çıkabilmektedir. Buda doğal olarak kanunun eşlerden birini korurken diğer tarafı süresiz mağdur etmesine yol açmakta ve kanunun tartışılmasına neden olmaktadır. Hatta bir dönem “Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu” adıyla bu konuda da faaliyet gösteren bir platform kurulmuş platformun başlattığı imza kampanyasında çok kısa sürede imza sayısının 6 bini aştığını basına yansımıştır.
Son dönemlerde ömür boyu nafakanın çokça dile getirilmesi ve şikayetlerin artması üzerine Adalet Bakanlığı’nca konu ile ilgili yeni düzenlemeler yapılması planlanmaktadır. Yapılan planlamalarda şu seçenekler üzerinde çalışılmaktadır. Taslak aşamasındaki Kanuna göre Türk Medeni Kanunu’nun 175/l maddesindeki, “yoksulluk nafakası”nda “süresiz” ibaresi kaldırılması, bunun yerine 5 yıl sınırı konulması değerlendirilmektedir. Ayrıca nafakanın belirlenmesinde de daha somut kriterler getirilmesi düşünülmektedir. Planlanan bu 5 kriter ise; “evli kalma süresi”, “çocuk olup olmaması”, “boşanan kadının yaşı”, “gelir durumu” ve “kusur durumu” dur. Nafakasını ödemeyen eşe “tazyik hapsinin kaldırılması” ve boşanma davasının reddi halinde boşanmaya karar vermek için geçmesi gereken sürenin 3 yıldan 1 yıla indirilmesi de ayrıca değerlendiriliyor. TMK’da olan ancak fazla uygulanmayan toplu “tazminat” alarak nafakadan çekilme de seçenekler arasında. Bir başka planlama da Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan’ın önerisi ile gündeme gelen “Yoksulluk nafakasının, koşulların oluşması durumunda “en az 1 yıl” ve “en çok 5 yıl ile sınırlandırması” tartışılmaktadır. Buradaki kriter ise müşterek çocuk kriteridir. Çocuksuz boşanmalara en fazla 1 yıl, çocuklu boşanmalara da yine dava açılış tarihinden itibaren yani tedbir nafakası süresi dâhil olmak üzere 3 ya da en fazla 5 yıl yoksulluk nafakası verilmesi ile hakkaniyete uygun bir düzenleme yapılması planlanmaktadır.
Sonuç olarak eski düzenleme halen devam etmekte nafaka ömür boyu ödenmekte ve ödenmemesi durumunda tazyik hapsi uygulanmaktadır. Ancak ömür boyu nafaka ve nafakasını ödemeyene tazyik hapsi uygulamalarından vazgeçilmesi ve yeni düzenlemeler yapılması fazla uzun sürmeyecektir.
18/12/2018
Comments